NUH
NUH YENİ
kocaeli kaya
ATAKENT CİHAN HASTANESİ
EDANUR KORKMAZ
Köşe Yazarı
EDANUR KORKMAZ
 

KAPAN(AN)YARA

Sağlık kelimesinin anlamını her şeyde olduğu gibi kaybedince, sınanınca anlıyoruz. İmtihanın sağlık versiyonu kapımızı çalınca artık hayallerimiz, hedeflerimiz büyük ve şaşalı olmaktan ziyade daha basit istekler haline geliyor. Mesela hastane yerine evinde yeni güne uyanmak, yediğin yemeğin tadını almak, yalnız başına yürüyebilmek... Öyle anlar oluyor ki kendiniz ile olduğunuz halde kendinizi en çok özlüyorsunuz. Boş boş baktığınız duvarda bir zaman sonra aradığınızın eski kendiniz olduğunu anlıyorsunuz, gözleriniz doluyor ve akıyor işte birkaç damla. Küçük umutlar sanki getirecek sanıyorsunuz sizi size...  İyileşmek için yara alıyoruz. Yaralarımız iki türlü oluyor. Bir bedenen, bir ruhen! Biri çıkarılmadan diğeri açılan damar yolları, alınan kanlar, örnekler tahliller... Acıdan kıvranırken geçmiyor sandığımız zaman o yaralar ile geçiyor. Bir şekilde diniyor acısı, kapanıyor yara.. Kimi zaman ise küçük izler de bırakıyor. Velhasıl öyle ya da böyle bir şekilde engel olunamaz şekilde hem olduruyor insanı hem de kapanıp gidiyor. Geriye elbette kapanmayan, her daim tazelenen yaralar kalıyor. Ruhta açılan yaralar. Ne verilen ilaç, ne tedavi, ne zaman fayda ediyor. 'En uzun yoldur, insanın içi.' diyor ya şair. Aldığı ve kapanmayan yaralardan ötürü bitmeyen bir yol orası. Her yanı delik deşik, telef edilen gül bahçesine dönen kalpler..  Demem o ki; eğer gerçekten ruhu saracak cümleleriniz var ise birini teselli etme sorumluluğunu alın omuzlarınıza. Kendinizce, fikrinizce, bilmeden, cahilce bıçaktan daha yaralayıcı sözler ile yaralı insanların bir de ruhlarını yaralamayın!  Selametle.
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2022 - Cuma

KAPAN(AN)YARA

Sağlık kelimesinin anlamını her şeyde olduğu gibi kaybedince, sınanınca anlıyoruz. İmtihanın sağlık versiyonu kapımızı çalınca artık hayallerimiz, hedeflerimiz büyük ve şaşalı olmaktan ziyade daha basit istekler haline geliyor. Mesela hastane yerine evinde yeni güne uyanmak, yediğin yemeğin tadını almak, yalnız başına yürüyebilmek... Öyle anlar oluyor ki kendiniz ile olduğunuz halde kendinizi en çok özlüyorsunuz. Boş boş baktığınız duvarda bir zaman sonra aradığınızın eski kendiniz olduğunu anlıyorsunuz, gözleriniz doluyor ve akıyor işte birkaç damla. Küçük umutlar sanki getirecek sanıyorsunuz sizi size... 

İyileşmek için yara alıyoruz. Yaralarımız iki türlü oluyor. Bir bedenen, bir ruhen! Biri çıkarılmadan diğeri açılan damar yolları, alınan kanlar, örnekler tahliller... Acıdan kıvranırken geçmiyor sandığımız zaman o yaralar ile geçiyor. Bir şekilde diniyor acısı, kapanıyor yara.. Kimi zaman ise küçük izler de bırakıyor. Velhasıl öyle ya da böyle bir şekilde engel olunamaz şekilde hem olduruyor insanı hem de kapanıp gidiyor. Geriye elbette kapanmayan, her daim tazelenen yaralar kalıyor. Ruhta açılan yaralar. Ne verilen ilaç, ne tedavi, ne zaman fayda ediyor. 'En uzun yoldur, insanın içi.' diyor ya şair. Aldığı ve kapanmayan yaralardan ötürü bitmeyen bir yol orası. Her yanı delik deşik, telef edilen gül bahçesine dönen kalpler.. 

Demem o ki; eğer gerçekten ruhu saracak cümleleriniz var ise birini teselli etme sorumluluğunu alın omuzlarınıza. Kendinizce, fikrinizce, bilmeden, cahilce bıçaktan daha yaralayıcı sözler ile yaralı insanların bir de ruhlarını yaralamayın! 

Selametle.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kocaelisabah.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.